Geçen hafta bir grup ilahiyat fakültesi öğrencisi sordu:

- İlahiyat fakültelerinde neler oluyor, biliyor musunuz?

Benim, nedir durum, dememe kalmadan sıraladılar:

- İlahiyat fakülteleri giderek cemaatlerin, tarikatların yarış alanı haline geliyor. Hocalarımız fakültelerin bağımsız kimliğini korumak için dışarıdan gelen bu yapılara mesafeli bakıyor. Bu nedenle tehdit ediliyorlar.

- İlahiyat fakültelerinde nispeten yerleşmiş bir yapı olduğu için istedikleri gibi nüfuz edemediler. Felsefe derslerini kaldırmak istediler. Pek çok hocamız, öğrenciler direndi. Bu nedenle ilahiyat fakültelerine paralel İslami ilimler fakültesi kurdular. 

- Bizim tahminimiz zamanla ilahiyat fakültelerini kapatacaklar. Tümü İslami ilimler fakültesi olacak. Böylece öteki dinlerden habersiz, sadece kendilerinin tarif ettiği İslamı öğreten bir okul olacak.

- İslami ilimler fakültelerinde tarikat ve cemaatler daha kolay örgütleniyor. Çünkü kendileri kurdu. Bize, “Siz T.C’nin laikliğini öğreniyorsunuz, İslamı değil” diye laf atıyorlar. Oradaki baskın zihniyet, bugün örnek aldıkları bir önderi peygamberin de üstüne koymak üzerine!

- Kimi arkadaşlarımız bu sözlerden etkilendi. Okul yönetimine başvurup “Ben ilahiyat fakültesinde İslamı öğrenemiyorum, yaşayamıyorum. İslami ilimler fakültesine geçmek istiyorum” diyor. 

- Cübbeli Mahmut Hoca, “Çocuklarınızı imam hatibe, ilahiyata yollamayın” derken biraz da bunu kastediyor. Onun da derdi başka!

***

Öğrencilerin anlatımından sonra konunun içindeki kişilerle konuştum. Bir hoca, “Çocukların söyledikleri doğru ama daha fazlası var” dedi.

O da zamanla ilahiyat fakültelerinin kapatılacağını düşünüyor, şöyle diyor:

“İslami ilimler fakültesinin İngilizcesini yazarken, ‘bilimler’ olarak çevirmişler. Sordum, ‘bilimin İslami olanını, olmayanını nasıl ayırıyorsunuz’ diye. Bana, ‘Sorma hocam, böyle olacak, dediler, biz de öyle yaptık’ karşılığını verdiler. Normal ilahiyat fakültelerinde felsefe, mantık dersleri var, öteki dinlerin anlatımı var. Şimdi bütün bunları kaldırıp sadece kendi kafalarına göre İslam anlatımına geçtiler. Bu yapının içinden Taliban benzeri örgütlere çok kolay eleman çıkar. Muhakeme yok, karşılaştırma yok...”

Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşe geçişini takvimleyen bilim insanları, medreselerden felsefe ve mantık derslerinin kaldırılmasını, Piri Reis haritalarının “resme benziyor” diye duvarlardan sökülmesini milat olarak gösterirler. 

Hukuk alanında çalışmalarıyla tanıdığımız Prof. Dr. Kemal Gözler, bir başka açıdan ilahiyat fakülteleri ile İslami ilimler fakültelerini tek kalem olarak değerlendirmiş, hukuk fakülteleriyle karşılaştırmış. Prof. Dr. Gözler’in bu çalışmasından çıkardığı bulgulardan bazılarını satırbaşlarıyla aktaralım:

- 2010 yılına kadar devletin açtığı hukuk fakülteleriyle ilahiyat fakültelerinin sayısı birbirine yakın. Bu tarihten itibaren ilahiyat fakültelerinde olağanüstü artış başlıyor.

- Bugün kamu üniversitelerindeki ilahiyat fakültesi sayısı hukuk fakültesinin iki katı. Öğrenci sayısı ise üç katı. 2010’da 6 bin 352 öğrenci varken, bu sayı on yılda 33 bin 202’ye çıktı.

- İlahiyat fakültelerinin yüzde 70’i kız, yüzde 30’u erkek öğrenci. Onlara ders verenler bağlamında öğretim üyelerinin yüzde 90’ı erkek, yüzde 10’u kadın.

Prof. Dr. Gözler, ilahiyat fakültelerinin adeta tek başına üniversite haline geldiğini vurguluyor, tıpki imam hatipler gibi tüm üniversite eğitimine alternatif bir yapı olacağına dikkat çekiyor. Çalışmasında, ilahiyat fakültelerine karşı olmadığını, ancak gelinen noktanın bambaşka hedefler içerdiğini söylüyor.

***

Tablo şu:

İktidar nasıl liselerde eğitimin temeline imam hatipleri oturttuysa, bunu üniversitede de ilahiyatla sürdürüyor.

Bu iktidardan beslenen tarikat, cemaat ve vakıflar buraları kendi arka bahçeleri gibi görüyor. İlahiyat fakültelerinin geleneksel yapısına dahi tahammül edemeyen bu yapılar tüm eğitimi kendilerine benzetmek için yarışa girmiş durumda.

Bugünden altını çizelim, iktidara seslenelim:

Açtığınız bu yol, sizi de vurur. Gün gelir, sizi kâfir ilan etmeye girişirler. Gereğini yapmaya kalkarlar.

Yap-mayın!